Resulullah (s.a.v.) Medine'ye hicret ettiği zaman Medinelilerin eğlenip neşelendiği iki bayramları vardı. Hz. Peygamber Medinelilere özgü olan, cahiliye izleri taşıyan bu bayramların yerine bütün Müslümanların sevinip eğleneceği İslâm'ın iki bayramını onlara haber verdi: "Allahu Teâlâ size, kutladığınız bu iki bayramın yerine, daha hayırlısını, Ramazan bayramı ile Kurban bayramını hediye etti" (Sünen-i Ebû Dâvud, Salat, 239).
Ramazan Bayramı, bir aylık oruçtan sonra yeme içmenin ve her türlü helal nimetten yararlanmanın mübah olduğu; müslümanların eğlenip birbirlerini ziyaret ettikleri, hediyeleştikleri; çocukların, fakirlerin ve kimsesizlerin sadaka verilerek sevindirildiği; kısaca İslami kardeşliğin toplumun her kesiminde canlı olarak yaşandığı; bütün bunlarla birlikte Allah'a karşı da sorumluluklarının bilinciyle topluca namaz kılıp birbirine nasihat ettikleri sevinç günleridir. Ramazan bayramında yapılması vacib olan fıtır sadakası vermek, bayram namazı kılmak gibi ibadetlerin yanında sünnet, müstehab olanları da vardır. Ramazan Bayramı'nın ilk gününde oruç tutmak ise haramdır.
Zamana ve mekana sığmayan bir bereketle bereketlenmek ve bağışlanmış olmanın o şerefli makamına erişmiş olmak temennisiyle bayramınızı kutlar, sevdiklerinizle birlikte nice bayramlar dileriz.